Aşkın Yücel – askinyucelseckin@gmail.com
Baş dönmesi beklediğinden çok daha uzun sürdü. Bir meyvenin çekirdeğinin küçülüp kendisini çevreleyenlerden uzaklaşması gibi kendinden uzaklaşması esnasında kendisine yönelen bazı sesler duydu; lakin anlamlandıramadı. O kadar uzaktaydılar ki sanki bedeni de yönetmensiz bir kukla gibiydi, buna rağmen salındı, ne yapacağını kestiriyor gibiydi.
Öğleden sonra. Renk; süt tozuyla bire üç oranında karıştırılarak hazırlanmış hazır kahve ile paket sigaranın bıraktığı kül rengi bileşimi. Yaklaşık yedi metre kare büyüklüğünde, kare olmayan taban ve uzun kenarda çift kişilik yer yatağı ve yatağın kapladığı alan dışında karşılıklı iki kapı. Tavana gömülmüş gün ışığı diye adlandırılan tasarruflu ampul ne yazık ki yanmıyor. Bu ampulün içine yerleştirilmiş kesik koni şeklinde mikro kamera. Güneş batmak üzere, mevsim sonbahar sonu…
Elleri birbirine kenetli ve parmak ucundaki kapalı izohipsler şeklinde, bir birine usulca temas eden dokulardan geçen elektrik sanki ölçülebilir gibi. Ter, bize insan olduklarını bir nebze hatırlatmak için bu odada bulunuyor, o kadar şiddetli bir hareket etme arzusu var ki, yer yatağının üzerindeki çarşaf artık orada değil, kasılmalar karşılıklı iki mengenenin bir birinin dişlilerini olabildiğince sıkıştırmaya çalışması kadar iradi. Gözlerin rengini görebilmek neredeyse mümkün değil. Bu odada artık bulunmayan bu canlılıktan önce saatler kurşunlandı. Yolculuğuna başladığında Nohav, giderken fark etmeden bir yere doğru gittiğini anladığında duvara çarptı. Öyle bir sarsıntıydı ki çağ öncesi….
Kitabı açacak.
Kitabın kapağını açtığında, alıntılanacak olayların tamamı gerçekleşmiş olacaktı.
Zaman:
Göstergeler bir ile bir arasını gösteriyordu kaleme alınırken gerçekleşenler. Evet, kalem denilen araç yalnızca “Çağ Öncesi Galeri” de bulunan bir görüntüden ibaretti. Kayıt, yalnızca geçen sürenin bir sonrasından bir öncekine göz atmak demekti. Çağ Öncesi Galeri’de neler yoktu ki… Silahlar, fareler, haşereler, monitörler, toplar, tüfekler, bitki tohumları, merhemler, elektrik direkleri… “Çağ Öncesi” diye anılan yerde, belki de şimdi bunları okuyan zihnin yaşadığını düşündüğü çağda, bulunan her şey, hatta kavramlar düşünceler bile mevcuttu bu galeride… Mesela yatık “S” iletisi bir komut olarak yollandığında “0” (n)a, çağ öncesi coğrafyada “Doğu” diye adlandırılan yerde ki Denge Düşüncesi gezilebiliyor ve ya “Çağ Öncesi”nde çok uzun zaman keşfedilememiş “Bermuda Şeytan Üçgeni” metaforu görülebiliyordu. Bugün , tabi bunları okuyan için “Çağ Öncesi”nin kavramıyla ifade etmek gerekirse “Gelecek”te, – ile ifade edilen “yeneycan”ların, çoğunlukla “Çağ Öncesi” yaşayanları “Bermuda Şeytan Üçgeni”nin sebebini bulamayacak kadar gelişmemiş bulduklarını notlarımıza eklememiz gerekir.
“0” (nun)ın, bir ile bir arası geçen sürede, zamanın ölçümündeki değişmeleri aktarmaya çalışarak başlamayı uygun görüyorum.
/aktarım kesintiye uğradı/
Eğer bunları “Çağ Öncesi”nde okuyorsanız ve yukarıdaki ileti-komut geldiğinde çevrenizde bulunan herhangi bir elektronik cihaz, o çağda ne diye adlandırıyorsunuz bilemem ama herhangi bir dışsal ileti ( “Çağ Öncesi Galeri” de bulduğum örnekler: korna sesi, insandan insana bir işaret, cep telefonu uyarısı, bir tıkırtı, bir gıcırdama, konuşma sesleri, kulaklarda bir çınlama ya da soluk alış veriş sesi) alıyorsanız lütfen bir süre zihninize ulaşan bu iletileri ve yanılmıyorsam elinizde tuttuğunuz ya da monitörden okuduğunuz bu sözcüklerden belli bir süre uzaklaşınız.
/1”1/
Gitgide zaman, süre ile karıştırılmaya başlandı. Tabi bu yalnızca benim geçmiş görüm. Ama tüm anlattıklarım, sizin için bu “anlatacaklarım”, benim görülerim. “Çağ Öncesi Galeri” de bulduğum sözcükler “Perspektif, Retrospektif, İntrospektif”; “Fütürospektif” ne yazıkki “Spekülatif Galeri” de, bu yüzden sanırım yalnızca size aktaramayacağım bir çok kavramdan biri tıpkı “Pronospektif” gibi. Spekülatif Galeri’ye yalnızca “0” olduğunu düşünüp “0” olduğunu iddia edenler girdiler. 0nları görenler ki eğer bunlar – ler yani “yeneycan”lar ise bir daha görmek istemediler. Eğer bunları okurken, “Çağ Öncesinde” yer aldığınızı düşünüyorsanız, “0” olduğunu düşünenlerden olmak istediğinizi görüyor gibiyim. Sanırım, şu an, yani o zaman herkes “farklı” olmanın peşindeydi. Evet, git gide zaman, süre ile karıştırılmaya başlandı. Bu sanırım “Zaman geçiyor” dendiğinde, “Çağ Öncesi” insanın zihninde “sürekli artmakta olan, 23’ten yada 11’den sonra sıfırlanan sayıları” ifade etmeye başladı. Kısacası, tahminimce öyle bir hal aldı ki zaman, Mod 12’den başka hiçbir şey değildi. “Çağ Öncesi Galeri” den gezdiğimde bir önceki cümle için “Anlatım Bozukluğu” görülebiliyor. Evet, o cümle aktarmak için son defa görülerim, tahminlerim, sanırım gibi kesinlik ifade etmeyenlerin kullanıldığı son cümle muhtemelen.
/E/E/
“Galeri”lerin yalnızca açılış ve kapanışlarında, gördüğümüzden dolayı, hiçbir zaman içerilerinde görmediğimiz, sizin deyişinizle “saat” ya da “zaman” , “Çağ Öncesi Galerisi” ni gezebilenler içinse “Sölçer”, siz ile “Galeri”leri gezebilenler arasındaki ayrımı oluşturandır. Kesinlik ifade etmeyen ifadelerin hepsi “//” gazabına uğruyorlar. “Sölçer” Mod 12 ile oluşturulan süre kavramından biraz farklıdır. Galerilerde ne kadar gezindiysek de yalnızca artan sayıları olan dijitalleri görebildik. Spekülatif Galeriye girebilen bir _ yani “ortaskin” in aktardığına göre…
/aktarım kesintiye uğramadı/
“Mekanik Saat” yazan kısım görülebildiğinde “Sölçer” kapanıp açılmaya başlıyormuş… Ve bu 89 ile 68 arasında oluyormuş… Bu yüzden hiçbir _ yani “ortaskin” mekanik saat görememiş. Ama anlatıldığına göre yalnızca 1’den 12’ye kadar rakamlar kapalı bir biçimde birbirlerini takip ediyorlarmış, yani “0” olduğunu düşünüp “0” olduğunu iddia edenler gibi olmak istemedim ama tarif etmeye çalışırsam neresinden başlardan başla birbirini takip eden sayılar varmış, yani ilerlemeyen sürekli dönen. – “yeneycan”lar bir bununla bir de “Bermuda Şeytan Üçgeni”nin sebebini bilmemelerinden dolayı “Çağ Öncesi Galeri” den bildikleri insanları “gelişmemiş” buluyorlar. Haksız da değiller sürekli benzer yerde dönen bir süre göstergesinden “zamanın geçtiğini” düşünenler çok da “gelişmiş” olamazlar değil mi?
/1”2/
İşte “Sölçer” ile anlatmaya başlamamın sebebi bu. Sölçer, bize zamanı hatırlatır. “Kapsayıcısı”nda görebildiğim kadarıyla “Çağ Öncesi Galeri” de “Spiral” olarak gösterilen. Tam ortasındaki noktada 1 yazıyor. Eğriyi takip ettiğinden bir 1 daha var. Daha sonra 2, sonra 3, sonra 5, sonra 8, sonra 13, sonra 21, sonra 34, sonra 55, sonra 89… Bunu size çok sonra söylemem gerekirdi ama eğer bir “ortaskin”in anlattığı gibiyse, eğriyi takip eden sayılar arası denk değil, aralarında söyle bir oran var: 1’1 arası bir birim ise, ikinci 1 ile 2 arası 1 artı kök beşin yarısı ve 1 ile 2 arası bir birim ise 2 ile 3’ün arası 1 artı kök beşin yarısı…
Dünya diye adlandırılan yerde “Sölçer” kullanılmaya başlanmadan önce yani “Çağ Öncesi”nde henüz virüslerin canlılığının tartışmalı olduğu bir dönemde salgın hastalıklardan bahsediliyordu. Öngörebildiğimiz son saldın hastalık dünyanın gündeminde bir süreliğine epey kalıyor. Bu sürede hastalığa karşı aşılar dünyanın her yerine dağıtılıyor. Aşılanmayanların kısa bir süre sonra biyolojik hayatlarının son bulmasından dolayı, o günkü, sizin için bugünkü, nüfusun büyük bir bölümü gönüllü olarak aşı oluyor. İşte bu süre zarfında insan fizyolojisinde ilk kontrollü “nano” deneme gerçekleşiyor. Eğer nüfusun tamamı aşılansaydı, deney koşulları oluşmayacaktı.