SOLuCAN, sanal bir organizasyon değildir. Bu yüzden aşağıdaki form internet üzerinde alıştığınız, alıştığımız gibi bir üyelik formu değildir. Katılım formu, SOLuCAN’a mesafesi görece yakın olanlarla ‘iletişim’ kurmanın ilk adımıdır. Zamanlar ve mekanlar kesiştiğinde yüz yüze görüşmeye ‘açık’ olunduğunu belirtmektir.
Peki nedir bu ‘SOLuCAN’?
6 Ekim 2002’den bugüne ne olduğu konuşuldu, yazıldı. Bazen sessiz, tepkisiz kalınıp söz kendisine bırakıldı. Bugün, şu an; her gün yeni fikirlerin ve insanların katılımıyla ne olduğu, ne olacağı ve ne yapacağı değişmektedir. Burada yazılanlar bugüne kadar katılanların üzerine ‘genel olarak’ ortaklaştığı konulardır. Yarın, yeni bir insanın katılımıyla, bir eleştiriyle, bir fikrin tekrar sorgulanmasıyla ya da yeni bir fikir ile değişebilirler.
‘SOLuCAN’ çıkışı itibariye bir arkadaş grubunun ürünüydü, bu anlamda merkezi bir arkadaş grubuydu, çevresi de doğal olarak bu insanların çevresiydi; bugün ise ‘SOLuCAN’ ortada duran, dolaşan bir fikir ve çevresi o fikre yaklaşan insanlar. Bu anlamda ‘SOLuCAN’a dahil olmak demek her insanın kendisinin belirlediği oranda fikre yaklaşması demek.
Fikre yaklaşmak ne demek, nasıl yaklaşılır?
‘SOLuCAN’ fikrini oluşturanlar, ona yaklaşanlar olduğundan ‘fikrin’ ne olduğu da sürekli tartışılmakta ve değişmektedir.
Yaklaşma dereceleri şimdilik;
-Yalnızca ‘SOLuCAN’ dan haberdar olmak
-Fanzin’i okumak, çalışmalarını ve eylemlerini takip etmek
-Fanzin’e katkıda bulunmak, çalışmalarına ve eylemlerine katılmak
-Fanzin’i dağıtmak, çalışma ve eylemlerini tanıtmak
-Fikir ve proje üretmek
-Fikrin kendisini tartışmak
-Benimsemek
Özetle ifade edilen derecelerde farklı insanlar bulunmakta ve farklı zamanlarda bu insanların yaklaşma dereceleri değişmektedir. Bu, tamamen insanın kendi tercihine bağlıdır. ‘Biz’i oluşturan nüvelerin bu durumu sorgulamaları doğal karşılanabilir ama yargılamaları etik değildir. Bu anlamda bireyin ‘biz’in içerisinde bulunması sadece kendisinin hissetiği sorumluluk duygusuna bağlıdır. Bahsedilen ‘Biz’ benzer düşünenler ve benzer yerlerde bulunanların oluşturduğu bir ‘cemaat’ değildir. Farklı yerlerde bulunan, farklı fikirleri ve eylemleri bulunan insanların oluşturduğu bir ‘biz’dir. ‘Biz’ olmak onu hissetmekle ilintilidir.
Şu ana kadar ‘genel olarak’ çizgileri ortaya çıkmış fikirler, projeler, eylemler nelerdir?
Tamamıyla tartışmaya açık olarak:
SOLuCAN, alternatif kültürü, alt kültürü, yeraltını etik-politik olarak illegal biçimde örgütlemeye çalışır.
Örgütlenme modeli bugünden ve bugünde başka bir dünyanın modelini oluşturmaya çalıştığından hiyerarşi, tahakküm ilişkileri ve şiddet üretmemeye çabalar.
Gelecekte oluşacak herhangi bir ‘milat’ ya da ‘dönüm’ noktası kabul etmediğinden zaman konusunda sıkışma yaşanmamaktadır. Aciliyet ya da erteleme söz konusu değildir. ’Milat’ ya da ‘dönüm’ noktası içerisinde bulunduğumuz andadır, her andır. Zaman, yalnızca sürecin olgunlaşmasına işaret eder.
Mekan, sınırlayıcı değildir. ‘SOLuCAN’ a yaklaşan her birey bulunduğu mekan itibariyle birer merkezdir. Her merkez kendisinden sorumludur. Hesap vereceği ya da bildireceği bir üst yapı bulunmamaktadır. Diğer merkezlerle ‘iletişim’ ve ‘dirsek teması’nın önemli olduğu düşünülür.
Her türlü kurumsallığı, kurumsallaşmayı örgütlenme modeli doğallığında reddeder. Bu yüzden herhangi bir kurum kaydını da, yasasını da kabul etmez. Eylemler, SOLuCAN’a yaklaşan bireyler tarafından ‘genellikle’ ‘meşruluk’ları ölçüsünde değerlendirilir.
SOLuCAN Fanzin’de editör, moderatör, yazı kurulu, seçici kurul, sabit bir tasarımcı vs.. herhangi bir ‘otorite’ bulunmaz. Fanzin’in herhangi bir periyodu da söz konusu değildir. Önceki sayının dağıtımı, dağıtımı yapanlar tarafından tamamlandığı düşünüldüğünde ya da herhangi bir merkezde çalışmalar bir araya geldiğinde ‘dolaşım’a girebilir. Fanzin’e katkıda bulunmak isteyenlerin çalışmaları o sayıyı ‘dolaşım’a sokmaya karar vermiş merkezlere ulaştığında –ki bu yüzden ‘iletişim’ ve ‘dirsek teması’ önemlidir- SOLuCAN’ daki ‘SOL’ çatısına herhangi bir ‘saldırı’ bulunmadığı müddetçe geri çevrilmez, -ki bazen ‘saldırı’ söz konusu olduğunda da ‘ironi’ olarak o sayıya dahil edilebilir. Bunun kararını verenler, o sayıyı ‘dolaşım’a sokmaya hazırlayanlardır. Orada bulunmak ise tamamıyla ‘SOLuCAN’ a yaklaşan bireylerin tercihidir. ‘SOL’ çatısının ne olduğu ise tartışmaya açıktır. Her yaş grubundan, farklı mekanlardan, farklı fikir ve tarzlardan çalışmalar geldiği için ‘kalite’ kaygısı bulunmamakta, üretilenleri paylaşmak daha çok önemsendiği için ‘kalite’ kaygısı ‘piyasa’ neşriyatlarına bırakılmaktadır. Ederi; maliyetini çıkarma, fikir ve projeler için düşünülmektedir. Genelde, ‘bozuk ne atarsan’ şeklinde dağıtılmakta, kitabevi ederinin üzerinde para alınması etik görülmemektedir.
Duvar yazıları, genelde kendiliğinden gelişen süreçlerde örgütlenir. Planlı olarak yapıldığı da olmuştur. Birkaç kişi çıkıldığı gibi, yalnız da çıkılabilir. Duvarlara ne yazılacağı ya da ne zaman olacağı tamamen ‘SOLuCAN’ içerisindeki ‘iletişim’le kararlaştırılır. Yalnızca ‘Yağmurda Duvara Yazı Yazılmaz!’ ilkesi bugüne kadar benimsenmiştir, tartışmaya açıktır.
Kitlesel eylemlere katılım halinde ‘cemaat’ halinde yürümek bugüne kadar tercih edilmemiştir. Ortak bir slogan, bayrak, rozet vs… bulunup, her bireyin kendisini ait yada yakın hissettiği grup içerisinde yürümesi olarak süregelmiştir. Eğer bireyler böyle bir grup bulunamıyorsa tercih olarak değil ama ‘cemaat’ halinde de yürünebilir. Tercih olmamasının sebebi ‘Biz’in benzer düşünenler ve benzer yerlerde bulunanların oluşturduğu bir ‘cemaat’ olarak tanımlanmamasıdır.
Yeni eylemlilik, fikir ve projeler, sürekli tartışılmakta ve zaman zaman uygulamaya konulmaktadır. Bireylerin, fikir, proje ve eylemlilikleri ‘SOLuCAN’ içerisindeki iletişim de gözükmektedir. Eğer birey fikrin, projenin ya da eylemliliğin ‘biz’ olarak görülmesi gerektiğini düşünür ve ‘SOLuCAN’a yaklaşan bireyler tarafından benimsenirse bu sayfaya, internet sitesine aktarılır.
SOLuCAN’ı benimseyenler!