Levent Oktar -İzmir /levent_oktar@yahoo.com
Şeyler şeylemesi sabahın serinliği
Tüm sevileri donduran bu şaşa
At nalının ürkek sesinden ve tekerlek
izinden.Sıcağa koşan bir patika,
Sesi kaynayan çağlayanların sisinde
Dökülen tüm sonbaharın eşliğine
Taslar,tarakların ve bayramların
Donduğu bu ayaz karası gün
Aydın tomurcuklar saçıyor azgın bedenlere
Baskın ne varsa hepsi saçılıyor
İdeale yaklaşıyor – bu zaman aralığı çok kısa-
Platonla gölgesi oynaşıyor.
Bir kadın bataklık sesler arasında
Sadece fısıldaşan ve osuran hayvanlara
Ninniler söylüyor.
Şimdi gidin ve o kadını emzirin
Zamanıdır.
Fikrin kaygan topuğu zaman
“Bebek kokan kadın,zamanı emziren
bu harfler ki sabahın ilk ışıklarını
görmeden evvel dualar etmiş Kalenderilerin
uzaktan akrabasıydılar”
Aşkın eliptik döngüsünü hiç alt edemedi
Her güneş doğuşuna rağmen
Şeyler eşelemesi sabah sıcaklığı
Çay kokusu; biraz özlemi andırır
Değişir de odaların kokusu
Ve salonun dingin yaşayanları
Notalarını döktüğü bu kara delikten
Bu solucan seçkisinden kurtulur ve düşer.
Sessizlik Karacoğlandan bu yana
En kadınsı ezgidir yine de
Artık atlar ve arabaları
O gidilesi yol özlemi
Engelin yittiği duvar
Uzak; “Bir gün avuçladığımda o memeler -ki dikelir
Yine o uçları bana batar
Dişlerim damağımı yarar
Çiğ süt ve deli zeytin mitler yazar”